Temporomandibular Eklem Rahatsızlıkları
Multifaktoriyel etiyolojisi olduğu bilinen temporomandibular rahatsızlıkların (TMR) teşhis ve tedavisi de yine multidisipliner bir çalışma ile mümkün olabilir. Bu ekibin içinde diş hekimlerinin de oldukça önemli bir yeri vardır. Diş hekiminin bu rahatsızlıkların tanı ve tedavisindeki rolü üç maddede özetlenebilir:
1- Rahatsızlık semptomları ile kliniğe başvuran hastaya doğru tanı koyarak gerekli birimlere yönlendirmek
2- Diş hekimliğini ilgilendiren tedavileri doğru bir şekilde uygulamak
3- Rutin diş hekimliği girişimleri sırasında temporomandibular rahatsızlığa sebep olabilecek girişimlerde bulunmamak.
Klinikte en sık karşılaşılan hastalıklardan biri de “miyofasiyal ağrı disfonksiyon sendromudur”. Bu rahatsızlığın tedavisi esasen sadece fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından yapılabilecekken, hastalık tablosuna bruksizmin eşllik ettiği durumlarda yapılacak bir oklüzal splintin tedaviye büyük bir destekçi olacaktır. Aralarında doğrusal bir ilişki bulunmaması nedeniyle bruksizm ve temporomandibular rahatsızlıkların vakaya özel olarak tanısının koyulması ve tedavisinin yapılması gerekmektedir.TMR oluşumunda beş ana faktörün etkili olduğu bilinmektedir. Bunlar; oklüzyon, stres, derin ağrı iletisi, travma ve parafonksiyonel etkinliktir. Bu faktörler içerisinde travma ve parafonksiyonel etkinlik başlıkları bruksizmi kapsarlar. TMR/ATK sistemi TMR’leri 3 tanısal gruba ayırmaktadır:
1- Kassal rahatsızlıklar
2- Eklem içi rahatsızlıklar (Disk Deplasmanları)
3- Dejeneratif eklem hastalıkları (Artirit)
Bu sınıflama ile TMR teriminin çene eklemi ve çiğneme kasları rahatsızlıklarını kapsayan bir terim olduğu göz önünde bulundurularak bruksizmin bu rahatsızlıklar üzerine etkisinin ayrı ayrı incelenmesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bruksizm çiğneme sisteminde aşırı ve uzun süreli yüklenmeye sebep olmaktadır. Gelen yüklerin şiddeti ve süresi kişinin fizyolojik tolerans sınırının aşılmasına ve TMR’ye sebep olabilmektedir. Bruksizm varlığında fizyolojik sınırın üstünde fonksiyon gören çiğneme kaslarında oksijen miktarı çok düşük seviyelere iner, normal fonksiyondan farklı olarak çiğneme kaslarında yan ürün olan laktik asit miktarı artar buna bağlı olarak kas içi basınç artar, lenfatik ve venöz drenaj gerçekleşemez, böylelikle kasta metabolik atıklar birikir. Kasta metabolik artıkların birikmesi sonucu ortaya çıkan, klinik muayenede palpasyonda sert, ağrılı bir kas demeti olarak hissedilen kısım tetik noktası olarak adlandırılır. Tetik noktaları sadece ilgili kasta değil, kas dışındaki dokularda da ağrıya sebep olabilmektedir. Yansıyan ağrı olarak adlandırılan bu durum teşhis koyulmasını zorlaştırabilir. Bazen ağrı ilgili kas dışında dişlerde, göz çevresinde, saç derisinde de hissedilebilir. Bruksizm çene ekleminde hipertrofi ve hiperplazi gibi adaptasyon mekanizmalarını başlatabilir, ancak adaptasyon kapasitesi aşılırsa çene ekleminde disk deplasmanı ve eklem dokularında yıkım meydana gelebilir. Kliniğe ağrı ve disfonksiyon şikayeti ile gelen hastadan doğru bir anamnez alınması, dikkatli bir muayene yapılması sonucunda TMR teşhisi konabilir. TMR’nin bruksizm kaynaklı olup olmadığına anemnezin yanında bruksizmin çiğneme sistemindeki işaretlerine bakılarak da karar verilebilir ve tedavi planı ona göre şekillendirilebilir.
Bruksizm:
Bruksizm, çoğunlukla uyku esnasında oluşan, güçlü çene hareketlerinin neden olduğu, kişilerin istem dışı dişlerini birbirine bastırdığı, sıktığı ya da bir biri üzerinde hareket ettirerek gıcırdattığı, diş ve çene sağlığını olumsuz etkileyen bir durumdur. Uykuda ya da uyanıkken görülebilir. Kişi, çoğunlukla dişlerini sıktığının veya gıcırdattığının farkında degildir. Genellikle yakınındaki kişiler tarafından söylenir.
Sabah kalktığında yorgunluk hissi, yüz, kulak ve baş boyun bölgesinde ağrı, daha ileri safhalarda ise çeneyi açmada sınırlılık, kilitlenme, dişlerde sallanma ya da kırık, ağız açma esnasında çene ekleminden ses gelmesi gibi sonuçlarla karşılaşabilirler. Bruksizmde çene
kaslarının dişlere uyguladığı basınç normal çiğneme basıncına göre oldukça fazladır. Bunun sonucu olarak, zaman içerisinde dişlerde aşınma, kırılma, çene kemiğinde ve eklem bölgesinde aşınma, çiğneme kaslarında kısalma ve eklem içerisindeki diskin incelmesi ve konumunun bozulması gibi durumlarla karşılaşabiliriz. Bu da ilerleyen bruksizm hastalarında eklemde ses, ağrı ve ağız açmada kısıtlılık ya da kitlenme ile kendini gösterir.
Bruksizm de stres, hem oluşma nedeni hem de şiddetini artıran en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diş sıkmayı engelleyen herhangi bir tedavi mevcut değildir. Fakat bruksizmin semptomlarını gidermek için çeşitli tedaviler uygulayabiliriz. Bu tedaviler kişinin şikayetlerine göre değişiklik gösterir. Bazı tedavi yöntemleri şöyledir:
Eklem plağı (okklüzal splint): Oklüzal splintler alt veya üst çenedeki dişlerin tümünü veya bir kısmını kaplayan, hasta tarafından takıp çıkarılabilen, çeşitli materyallerden yapılabilen hareketli apareylerdir. Oklüzal splintler oklüzal durumun değişmesi, kondil pozisyonun değişmesi, dikey boyutta artış, farkındalık, placebo etkisi, merkezi sinir sistemine iletilen uyaranların değişmesi ile TMR’ye etki etmektedirler. Plağın hazırlanması için hastadan dijital ölçü alınır. Plak sayesinde dikey boyut yükseltilmiş, kasların boyu uzatılmış olur ve kaslar eski güçlerinde kasılamaz. Eklem plağı sayesinde çene eklemi belirli bir pozisyonda konumlandırılır ve ekleme gelen anormal kuvvetler engellenmiş olur. Eklem plağının düzenli kullanımı sonucu hastanın kas ve eklem ağrılarında azalma meydana gelir.
Botoks: Çiğneme kaslarına yapılan botoks sayesinde kaslar zayıflar ve yüzdeki hipertrofik görüntünün yok olması beklenir.
Fizik tedavi: miyofasiyal ağrı tedavisinde kullanılır. Kas tonusunu gevşetir.
Site içeriğinde bulunan bilgiler bilgilendirmek içindir, bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.